Kitap Hırsızı


Liesel annesi ve küçük erkek kardeşiyle birlikte savaşın ortasında kalmış küçük bir kızdır. Almanların Yahudileri katlettiği yıllarda Almanya'da yaşamaktadır. Annesi artık kardeşine ve ona bakamamakta bu nedenle bir aileye evlatlık verir. Fakat yolda Liesel'in küçük kardeşi ölür. Yolda onu defnetmek zorunda kalırlar ve o mezarlıkta karların altında bulduğu kitap Liesel'in ilk kitap hırsızlığı olur.

O kadar can acıtıcı, hüngür hüngür ağlatan, insanın kalbine o kadar dokunan bir kitaptı ki okumamın üzerinden 1 ay geçmesine rağmen hala etkisindeyim. Rudy'nin sevimli haylazlıkları, Max'in acıları, Liesel'in kitaplara olan düşkünlüğü hepsi beni derinden etkiledi. Kitabı ölümün ağzından okumak en sevdiğim şeydi galiba. Çünkü renklerle yaptığı açıklamalar aslında ölümün ne kadar canlı ve renkli bir yapısı olduğunu düşündürdü bana.

 💀SPOILER💀
Kitap ölümün ağzından olunca kimlerin öleceğinin önceden söylenmesi sinir bozucuydu. Hele de sevdiğim bir karakterin öleceğini öğrenince fazlasıyla üzülüp gergin bir bekleyişe girdim. Beni en çok sarsan Rudy'nin ölümü oldu. Kitap boyunca beni gülümsetmişti ve öyle neşeli, haylaz ve hayat dolu bir karakterin ölmesi canımı çok acıttı diyebilirim.
Ailenin Max'i yanına alması, Alman olmalarına rağmen insan olmanın ne demek olduğunu göstererek onunla bir aile olmaları, onu herkesten saklamaları beni en çok etkileyen olay olabilir. Özellikle Yahudiler geçerken Liesel'in Max'i araması ve kavuşmaları insanı sarsan cinsten bir sahneydi.
Bu kitabın mutlu sonla bitmesini o kadar istedim ki hem de olmayacağını az çok tahmin ederken. Beni tek mutlu eden şey Max'in yaşıyor olmasıydı.
💀SPOILER💀

 Ve insanın yaptığı tercihlerin nasıl da her şeyi değiştirebileceğini, bir anlık bir kararla yapılan şeylerin bizi ölüme götüreceğini ya da hayatta kalmamızı sağlayacağını gözler önüne seriyordu kitap.

🌟🌟🌟🌟🌟

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Into the Forest - film