Yağmur Sonrası
Bir gecede okuduğum insanın içini ısıtan bir aşk hikayesi Yağmur
Sonrası. Aşk hikayesi dediysem o klişe sığ aşk hikayelerinden değil bence.
Zaten o tür romantik kitapları oldum olası sevmem. Bu kitap savaşın iç yüzünü,
savaş zamanı yaşanan tutkulu bir aşkı, arkadaş ihanetini anlatıyor diyebiliriz.
Benim için bir aşk hikayesine göre fazlasıyla
sürükleyiciydi. Tabi ki bir aşk
hikayesinin vazgeçilmez unsurları olan ayrılık, gözyaşı, ihanet gibi öğeleri
içinde barındırıyor ama bence yazar bu öğeleri klişeleşmekten uzaklaşarak
kullanabilmiş. Karakterler çok derin değildi fakat hiç bir aşk hikayesinde
karakterlerin derin olduğunu görmedim o yüzden bu açıdan bu konuyu eleştiremem.
Anne'in masum, ağırbaşlı ve sevgi dolu oluşu beni çok etkiledi. Anne'i ne kadar
sevdiysem Kitty'den de o kadar nefret ettim. Kitabı okurken hep Anne ve Westry'nin
birlikte bir hayat süreceğini hayal etmiştim ama beklediğim gibi olmadı. Bu
konuda çok üzüldüm ama bu olaylar beni şaşırttığı için kitabı çok sevdim.Günümüz
ve geçmişi birlikte anlatan kitapları çok seviyorum. Bu kitapta öyleydi
günümüzde başlarken olay akışında bir geçmişe bir günümüze dönüyordu. Farklı
duyguları çok yoğun yaşatan bir kitap olduğunu söylemeliyim. Bir an sevinçten
çıldırırken bir anda göz yaşlarına boğulabilir ve hatta sinir krizleri geçirip
karakterleri öldürmek isteyebilirsiniz. Orijinal
adı "The Bungalow" kitabı çok daha iyi özetliyor fakat Türkiye'de çok
fazla dikkat çekmesi adına galiba çevirirken bir değişiklik yapma gereği
duymuşlar. Anne ve Westry'nin aşk yuvası haline gelen bungalov ev hikayenin
mihenk taşlarından olduğu için adının değişmemesini tercih ederdim açıkçası.
Kitabın en güzel parçası da hikayenin sonuydu bence çünkü bana bütün duyguları
aynı anda yaşattı. Savaşın değiştirdiği hayatları ve unutulmaz bir aşkı akıcı, sürükleyici
ve bence etkileyici bir dille okumak isterseniz okumanız gereken kitap Yağmur Sonrası.
🌟🌟🌟🌟🌟
Yorumlar
Yorum Gönder