Kırmızı Pazartesi



Bu gün konuğumuz en sevdiğim yazarlardan biri olan Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi adlı kitabı. Büyülü gerçeklik akımını zaten fazlasıyla seviyorum .Bu akımın kitapları beni kolayca içine çekiyor. Olayları ve karakterleri daha iyi özümsüyorum. Ayrıca incecik, saatler içinde okunan bir kitap olmasına rağmen

benim için okuduğum en ilginç kitaptı. Kitapta gizli saklı hiç bir şey yok. Bütün olay gözler önünde. Okuyucuyu asıl şaşırtansa bütün olay bu kadar açıkken bir türlü bir sonuca varmaması. Yani aslında sabırsızlık ve şaşkınlık uyandıran bir kitap. Kitabı okurken şaşırdığım şeylerden biriyse Kolombiya ile ülkemiz arasındaki kültür benzeşmesi. Kitabın konusu kabaca namus cinayeti diyebiliriz. Ama asıl konu tabi ki bu değil sadece konuyu bağlamak için kullanılmış. Bunun yerine başka nedenlerde kullanılabilirmiş. Tabi ki çözülmesi gereken bir cinayet değil çünkü katil, cinayetin sebebi, kurban hepsi okuyucu tarafından biliniyor. Aslında bu cinayet herkes tarafından biliniyor. Bütün kasaba bunu bilirken nasıl olur da engellenmez diye soruyor insan kendine. Kitapta anlatılmak istenen tamda bu bence. Bir olay karşısında herkesin nasılsa başkası halleder, engel olur diye beklemekten kimsenin bir şey yapmaması. Kitapta biraz da kadercilik sezdim diyebilirim. Santiago Nasar'ın kapısındaki öldürme notunu kimsenin görmemesi, Pedro ve Pablo kardeşlerin cinayeti işlemek istememesi ve bu yüzden cinayeti işleyeceklerini herkese duyurmaları fakat hiç birinin sonuç vermemesi. Ve tabi ki Santiago'nun dava dosyasına yazılan "Kader bizi görünmez kılar" yazılması. Yani aslında incecik bir kitap olsa da kitaptan çok şey çıkarabiliriz işte Gabriel Garcia Marquez farkını da tam burada fark ettiriyor.

🌟🌟🌟🌟🌟

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kitap Hırsızı

Into the Forest - film